Bir zamanlar, şirin bir evde minik fareler mutlu mesut yaşarlarmış. Ancak bu mutluluklarına gölge düşüren bir varlık vardı: Karabela adındaki kedi. Karabela, minik fareleri adeta canından bezdiriyormuş. Minik farelerin dolaşmasına, yemek bulmasına izin vermiyor, sürekli onları kovalıyormuş. Minik fareler neredeyse açlıktan ölecek duruma gelmişler.
Minik Farelerin Çaresizliği
Minik fareler, Karabela’nın zulmünden kurtulmanın yollarını aramaya başlamışlar. Bir gün, Karabela’nın evde olmadığı bir zaman toplanıp durumu konuşmuşlar. Bilge ve yaşlı olan bir fareyi başkan seçmişler ve çözüm arayışına girmişler.
Tedbirli Bir Fikir
Toplantıda öne çıkan bir fikir ise başkan fare tarafından ortaya atılmış: “Karabela’nın boynuna bir çıngırak asalım. Böylece Karabela yaklaştığında çıngırağın sesini duyarız, tedbirimizi alıp deliklerimize saklanırız.” Minik fareler bu fikri beğenmiş ve uygulamaya karar vermişler.
Sonuç
Ancak, çıngırağı kimin takacağı konusu gündeme geldiğinde fareler arasında korku ve çekingenlik baş göstermiş. Kimse cesaret edememiş ve her bir fare, sorumluluktan kaçarak toplantıyı terk etmiş. Sonuç olarak, Karabela yine minik farelerin peşine düşmüş ve onların yaşamını zorlaştırmış.
Öğüt: Tehlikelerle başa çıkmak için cesaretli olmak ve kararlı adımlar atmak gerekir. Toplanıp fikir alışverişi yapmak önemlidir, ancak gereken adımları atmaktan da korkmamak gerekir.